preloader

WhatsApp

0 538 499 27 90

E-Posta

info@drardayesilova.com

Ürolojik Taş Hastalıkları ve Tedavisi

Ürolojik Taş Hastalıkları ve Tedavisi

Ürolojik Taş Hastalıkları ve Tedavisi

Üroloji pratiğimde en sık karşılaştığım sağlık sorunlarından biri ürolojik taş hastalıklarıdır. Böbreklerde, üreterlerde, mesanede ve nadiren idrar kanalında oluşan taşlar; idrar yollarında biriken minerallerin ve tuzların zamanla kristalleşip sert kitleler haline gelmesiyle ortaya çıkar. Bu taşlar bazen küçük boyutta olup fark edilmeden düşebilirken, bazen de ciddi ağrıya, idrar yolu enfeksiyonuna ve böbrek fonksiyonlarında kayıplara yol açabilir. Taşların oluşumunda genetik yatkınlık, yaşam tarzı, yetersiz sıvı tüketimi ve beslenme alışkanlıkları oldukça belirleyici faktörlerdir.

Belirtiler ve Şikâyetler

Taş hastalıklarının en tipik belirtisi ani başlayan, şiddetli ve dalgalar halinde seyreden böbrek ağrısıdır. Bu ağrı belden kasığa kadar yayılabilir ve çoğu zaman hastayı acil servise başvuracak kadar rahatsız eder. İdrarda kan görülmesi, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, bulantı, kusma ve bazı durumlarda ateş de eşlik edebilir. Büyük taşlar idrar akışını tıkayarak idrarın böbreğe geri dönmesine neden olabilir ve bu da böbrekte hasara yol açar. Hastalarıma her zaman hatırlattığım önemli bir nokta şudur: küçük taşlar dahi dikkatle takip edilmelidir, çünkü ileride büyüyüp daha büyük sorunlara yol açabilirler.

Taş Oluşumunda Risk Faktörleri

Ürolojik taş hastalıklarının oluşumunda birçok risk faktörü vardır. Günlük yeterli miktarda su içmemek, en sık rastladığım nedenlerden biridir. Bunun yanı sıra fazla tuzlu beslenme, aşırı protein tüketimi, obezite, hareketsiz yaşam tarzı, sıcak iklimlerde aşırı terleme ve bazı metabolik hastalıklar taş oluşumunu artırır. Ailesinde taş hastalığı öyküsü olan bireylerde de risk yüksektir. Ayrıca gut hastalığı gibi metabolik rahatsızlıklar da taş oluşumunu tetikleyebilir. Hastalarıma daima bol sıvı tüketmelerini, düzenli egzersiz yapmalarını ve dengeli beslenmelerini öneriyorum.

Tanı Yöntemleri

Taş hastalığından şüphelendiğimde öncelikle hastanın şikâyetlerini dinler, öyküsünü alır ve fizik muayene yaparım. Ardından idrar tahlili ile enfeksiyon ya da kanama varlığını değerlendiririm, kan testleriyle de böbrek fonksiyonlarını kontrol ederim. Görüntüleme yöntemleri tanıda büyük önem taşır. Ultrasonografi, röntgen ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile taşın boyutu, yeri ve böbreğe verdiği hasar net olarak ortaya çıkar. Günümüzde en güvenilir yöntem kontrastsız BT’dir ve taşın tedavi planını en doğru şekilde belirlememe yardımcı olur.

Tedavi Yöntemleri

Tedavide taşın boyutu, bulunduğu yer ve hastanın genel sağlık durumu dikkate alınır. Küçük boyutlu taşlarda bol sıvı tüketimi, ağrı kesici ve idrar söktürücü ilaçlarla taşın kendiliğinden düşmesi sağlanabilir. Ancak daha büyük ve tıkanıklığa yol açan taşlarda girişimsel yöntemlere başvururum:

  • ESWL (Şok dalga ile taş kırma): Vücut dışından ses dalgaları gönderilerek taş küçük parçalara ayrılır ve idrarla atılması sağlanır.

  • URS (Üreterorenoskopi): Endoskopik yöntemle idrar kanalından girilerek taş doğrudan çıkarılır.
  • RIRS (Retrograd böbrek içi taş operasyonu): Endoskopik ve yine urs de olduğu gibi tamamen kapalı yöntemle idrar kanalından girilerek özellikle üst idrar kanalı (üreter) ve böbrekteki taşlara ulaşılır ve laser taş kırma yöntemiyle taşlar kırılır ve temizlenir.
  • PCNL (Perkütan nefrolitotomi): Büyük böbrek taşlarında ciltten küçük bir kesi ile böbreğe ulaşılıp taş parçalanarak çıkarılır.

Her hastam için en uygun tedavi yöntemini, taşın özelliklerini ve kişinin yaşam tarzını dikkate alarak belirlerim.

Benim Önerilerim

Ürolojik taş hastalıkları tedavi edilse bile tekrar etme riski yüksek olan bir rahatsızlıktır. Bu nedenle tedavi sonrası korunma en az tedavi kadar önemlidir. Hastalarıma bol su içmelerini, tuz ve protein tüketimini azaltmalarını, düzenli egzersiz yapmalarını ve yıllık kontrollerini aksatmamalarını öneririm. Erken dönemde yapılan kontroller, böbreklerde taş oluşumunu engelleyebilir ve olası komplikasyonların önüne geçebilir. Ayrıca aile öyküsü olan kişilerin daha dikkatli olmaları gerektiğini özellikle vurguluyorum.

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olarak üroloji alanındaki uzmanlık eğitimimi tamamladıktan sonra mesleki çalışmalarımı sürdürmekteyim. Ürolojik hastalıkların tanı ve tedavisinde modern teknolojiler, güncel bilimsel yaklaşımlar ve bireye özel çözümlerle hastalarıma hizmet veriyorum.